| ||
---|---|---|
Kilisli Muallim Rif'at Bilge (Kilis 1874-Ankara 1953)
| ||
Hayatı Kaynak: http://www.kilisinsesi.org/index.php?option=com_content&task=view&id=1756&Itemid=93 (27 Mart 2007 tarihinde indirilmiştir) Türkoloji dünyasının tanınmış simalarından biri olan Kilis’in yetiştirdiği büyük Türk dil bilgini Muallim Ahmet Rif’at Bilge, Türk diline hizmet etmiş ilim adamlarımızdandır. 1874 yılında Kilis’in Cedit Mahallesinde doğmuştur. Zabtiyye Çavuşlarından Abdülkerim Bey’in oğludur. Kilisliler babasına “Kerim Çavuş” derlerdi. Ahmet Rif’at doğmadan babası vefat etmişti.BU nedenle Rıf’at’ı annesi Emine Hanım büyüttü. Rif’at’ın İsmail, Ahmet ve İbrahim isimli üç dayısı vardı. Dayılarına “Çilonun oğulları” derlerdi. Muallim Rif’at Bilge, babasına “Kerim Çavuş” dendiğini ve Adının Ahmet Rif’at olduğunu, “Tercüme-i Halim” isimli şiirinin son dörtlüğünde şöyle dile getiriyor. ”Kerim Çavuş olğluyum Gönlü dertli dağlıyım Adım Ahmet Rif’at’tır Ben Kilis’e bağlıyım.” Kerim Çavuş oğlu Ahmet Rif’at,, dayılarının yardımıyla ilk ve Rüştiyye öğrenimini Kilsi’te yapmış ve 1892 yılında Kilis müftüsü Abdurrahman Efendi’den İcâzet-name almıştır. Daha sonra, 18 yaşında İstanbul’a gelmiş ve 1898 yılında İstanbul Dârü’l Muallimin’in yüksek kısmından birincilikle Şahadetname alarak öğretmenlik mesleğine atılmıştır. Nu arada Kilis’te bulunan ve bahçedeki su küpünden bir tas su içmej suretiyle zehirlenerek vefat eden annesi Emine Hanımın ölüm haberi, Muallim Rif’at’ı son derece üzmüştür. Muallim Rif’at Bey, önceleri Rüşdiyye ve İ’dâdiler’de, sonraları liselerde Türkçe, Arapça, Farsça, Tarih ve Edebiyat öğretmenliği yapmıştır. Medresetü’l Kuzât’da ceza kanunu, İmam Hatip Mektebinde ise Felsefe dersleri vermiştir. Ayrıca, İstanbul Üniversitesi İlahiyat ve Edebiyat Fakültelerinde Arap Dil ve Edebiyatı derslerini okutmuştur. Bu arada İstanbul Hukuk Fakültesinden de pekiyi derece ile mezun olmuştur. Adının başına hep “Kilisli” sözcüğünü kullanan Türkoloji dünyasının bu ünlü bilgini “Muallim” lakabıyla da ün yapmıştır. Bu nedenle Ahmet Rif’at Bilge’ye kısaca “Kilisli Muallim Rif’at” derlerdi. Türk diline unutulmaz hizmetler vermiş ve şöhreti yurt sınırlarını da aşmış olan, Kilisli Muallim Rif’at’ı Avrupa’da tanıyordu. Türkiye’ye gelen müsteşrikler onu arayıp buluyorlardı. Fuat Köprülü’nün onun eserlerine ön söz yazması, H. Ritter gibi bir müsteşrikin onunla işbirliği yapması, bu bilim adamının kadrini yükselten büyük bir belgedir. Muallim Rif’at kendi tamamen ilme vermişti. Hayatta onun her şeyi kitaplardı. Bu nedenle 38 yaşında nişanlanmış ve 40 yaşında İstanbul eşrafından Fatma Saibe Hanımefendi ile evlenmişti. Bu evlilikten üç kızları oldu. Mutlu idiler. İyi bir ev hanımı olan, güzel ud ve keman çalmasını bilen Fatma saibe Hanım, kısa zamanda Kilis yemeklerini pişirmesini de öğrenmişti. Kilis yemeklerinden Oruk (1) ve Şeyh-ül Muhş’i (2) yi çok seven Muallim Rif’at, sabah kahvaltılarında ise sadece kuru ekmek yer ve birkaç bardak çay içerdi. Türk dilinin birinci derecede önemli eski anıtlarından birçoğunun ilk yayımlarını yapmak, resmi ve özel kütüphaneleri araştırarak bazı anıtları ortaya çıkarmak, Kilisli Muallim Rif’at’ın Türk Filolojisine yapmış olduğu en büyük hizmetlerdir. XI. Yüzyıl Hâkaniye Türkçe’sinin şaheserlerini, en eski Oğuzca metinleri, XIV.-XV. Yüzyıl Kıpçak Türkçesi yadigarlarını ve Divân-ü Lûgat-it-Türk’ü bilim dünyasına tanıtan odur. Tarama sözlüğünde Kilisli Rif’at Bilge Kilisli Muallim Rif’at Bilge, Türk edebiyatı ve Türk tarihi konusunda kendini kabul ettirmiş, titiz, dikkatli, çalışkan, sabırlı ve başarılı bir araştırmacıdır. O çok okuyan, okuduğunu anlayan ve değerlendirmesini bilen bir dil bilginidir. Gerçi herkes bir ölçüde okur amma, hiç kimse Kilisli Rif’at gibi okuyamadı. Çünkü Rif’at kitap değil, kütüphane okurdu. Okuduğu kütüphanelerde hangi kitabın hangi değerde ve nitelikte olduğunu bilir, ona güre de değerlendirmesini yapardı. Kendi deyimiyle yüz bine yakın kitap okumuş olan Muallim Rif’at’ın okumadığı kitap kalmamıştır. Türk Dil Kurumu çalışmalarının temelini oluşturan eserlerin başında gelen “Tarama Sözlüğü” nün ortaya çıkışında da en büyük çaba Muallim Rif’at’ın olmuştur. 1987 yılında Kilis Kültür Derneği Genel Başkanı idim. Muallim Rif’at’ı ölümünün 34. yıldönümünde anmak için, 22 Şubat günü dernek merkezimizde bir anma toplantısı düzenledik. Rahmetli Ömer Asım Aksoy’u da, evinde ziyaret ederek, bu toplantıya davet ettim. Bu ziyaretim sırasında, Ömer Asım Aksoy’dan Muallim Rif’at hakkında ki düşüncelerini sordum. Ölümünün 34. yıldönümü anısına bastıracağım, “Kilisli Muallim Rif’at Bilge” adlı kitabım için, kendisinden bir yazı istedim. Kabul etti. Bir hafta sonra, beni telefonla arayarak yazının hazır olduğunu bildirdi. Yazıyı almak için tekrar evine gittim. Birlikte kahve içtik. Ömer Asım Aksoy, Muallim Rif’at’la ilgiliolarak şunları söyledi: “Yahya Bey, onun Divan-ü Lügat-it Türk, İlmi Mühenna Lügatı, Dede Korkut, Keşf-üz Zunun üzerindeki uğraşalrı, adını ansiklopedilere geçiren etkenlerden birkaçıdır. Ben, daha sonraki araştırmaları olduğu için henüz ansiklopedilere geçmemiş olan “Tarama Sözlüğ’ne katkıları” nı anlatan bir yazılı belge vereceğim sana. Bunu kitabında yayınla. Böylece Kilisli Muallim Rif’at’ın Tarama Sözlüğü’ne katkıları da gün ışığına çıkmış olur.” Ömer Asım Aksoy, kitabımda yayınlanmak üzere bana verdiği “Tarama Sözlüğü’nde Kilisli Rif’at Bilge” başlıklı yazısında, Muallim Rif’at’ı bakın nasıl anlatıyor: “Güneydoğu Anadolu’da konuşulan Türkçe, ses özellikleri, sözcük zenginliği, anlatım genişliği ve kıvraklığı bakımından bir hazinedir. Bunu için olacak, ilimizde Türk dili üzerinde araştırma ve incelemeleriyle tanınmış büyük adamlar yetişmiştir; Gaziantep’in Şeyh Ahmet’i, Mütercim Asım’ı, Müfir Paşa’sı, Kilis’in Necip Asım Yazıksız’ı, Rifat Bilge’si, Faruk Timurtaş’ı bu alandaki çok değerli çalışmalarıyla yalnız yurdumuzun değil, Türkoloji dünyasının da ünlü adlarıdır. Türk diline unutulmaz hizmetler yapmış olan Kilisli Muallim Rif’at’ı, aramızdan ayrılışının 34. yıldönümünde saygı ile anmak üzere Kilis Kültür Derneği’nin bir tören düzenlemiş olması, övünülecek bir değerliliktir. Ben rahmetli ile yüz yüze tanışmadım ama Türk Dil Kurumunca Tarama Sözlüğü hazırlanırken kendisiyle pek çok yazışarak ilişki ve dostluk kurdum. 1941-1976 yılları arasında Türk Dil Kurumunda benim yönetimimle hazırlanmış ve sekiz cilt olarak basılmış olan bu önemli sözlük, XIII. Yüzyıldan beri Türkiye Türkçesiyle yazılmış kitapların taranmasıyla elde edilen iki yüz bin örnek arasından seçtiğimiz altmış bin tanığa dayanmaktadır. Tarama çalışmalarına katılan elli beş yetkili kişi 227 kitap taramıştır. Buna göre her birinin ortalama dört kitap taramış olduğu sanılacaktır. Hayır, öyle olmamıştır; 227 kitabın 82’sini Kilisli Rif’at Bilge, geri kalan 14’ini elli dört kişi taramıştır. Bu koca Kilislinin dağlar deviren çalışmalarından sadece bir bölüm ve özgeçmişine eklenecek çok parlak bir yapraktır. Taradığı 82 kitabın adını da ilişikte sunuyorum. Adını başında hep “Kilisli” sözcüğünü kullanmış olan bu bilgi anıtı, kendisiyle birlikte “Kilis” e de uluslararası ün kazandırmıştır. Kilisli Muallim Rif’at Bilge’yi bütün Türkler her zaman minnetle anacaktır.” Ömer Asım Aksoy’un bu yazısı ve Kilisli Muallim Rifa’at Bilge’nin taradığı 82 kitabın adları ilk defa benim kitabımda yayınlanarak gün ışığına çıktı. Tarama Sözlüğü çalışmalarında Muallim Rif’at’ın taradığı 82 kitabın adları: Acaib-ül mahlukat, Akrabadin Tercümesi, Âi Divanı, Anasır-ı Erbaa, Antername, Aş-kî Divanı, Ataî Divanı, Cami-ün nasayih, Cevahir-ül ahbar, Cihannüma, Cihan-ül cenan, Divan-ı Türkî Basit, Ehamüslimname, Enis-ül arifin, Fazıl Külliyatı, Ferişteoğlu Lügati, Fetihname-i Budin, Fütuh-uş-Şam Tercümesi, Garibname, Gülistan Tercümesi, Gülşenî Divanı, Gülşen-i Raz Tercümesi, Gülzar-ı Tennusi, Hadikat-üs-suada, Haletî Divanı, Hamse-i Ataî, Hamzaname, Hayat-ülühayvan Tercümesi, Hikmetname, Hüsn-ü Aşk, Hüsn-ü Dil, İrşad-ül-mirid ile-1-murad, İzzet Molla Divanı, Kitab-ı Güzide, Koçubey Risalesi, Kuddisi Divanı, Laylâ ve Mecnun, Maarifname, Mecma-ül Latif, Merazım-ül cevahir, Mevahib-ül-Hallak fi Maratib-il ahlâk, Mevlid, Mihnetkeşan, Mihr ü Müşteri, Muhammediyye, Nasayin-ül mülük, Nigâristan Tercümesi, Nihanî Divanı, Nizamî Divanı, Nuhbe-i Vahbi, Tendname-i Güvahi, Rahat-ül ervah, Ravzat-ül ahbar Tercümesi, Revzat-ül envar, Revanî Divanı, Saadetname, Sabit Divanı, Selâtinname, Selâmen ve Ebsar Tercümesi, Selimname, Şehname Tercümesi, Şeref-ül insan, Şevahid-ün-nübevve Tercümesi, Şeyh Galip Divanı, Tarih-i Âl-ı Osman, Tarih-i Âl-ı Selçuk, Tazarruname, Tebareke Tefsiri, Tercuman-ı Bidaye, Teshil, Tibr-i Mesluk Tercümesi, YTuhfe-i Asım, Tuhfe-i Vehbi, Tuhfet-ül-kibar fi Esfar-il bihar, Tuhfet-ül letaif, Veyse ve Ramin, Yahya bey Divanı, Yusuf ve Zeliha, Zad-ül-ibad Tercümesi, Zehrü-l-kiman Tercümesi. *** Rahmetli Ömer Asım Aksoy’un bana vermiş olduğu yazıda da belirttiği gibi, Türk Dil Kurumunca Tarama Sözlüğü hazırlanırken, Kilisli Muallim Rif’at Bilge tek başına 82 kitabı taramıştır. Sekiz cilt olarak basılmış olan bu önemli sözcükte Kilis Muallim Rif’at Bey’in büyük katkısı vardır. Hayatını kitaplar, kitaplarını milletine vakfeden bu koca Türk dil bilgininin dağlar deviren çalışmalarından bir örnek ve geçmişine eklenen çok parlak bir sayfadır. Fakat Tarama Sözlüğü’nde ki uğraş ve çalışmaları daha sonraki çalışmaları olduğu için, bu bilgiler henüz ansiklopedilere geçmemiştir. Bu bilgiler ilk defa benim kitabımda yayınlanmıştır. Kaynak gösterilerek yayınlanabilir. Kilisli Muallim Rif’at’ın meşhur gazeli Kilisli Muallim Rif’at’ın Kurtuluş Savaşı yıllarında, Kilis’in Fransızlar tarafından işgali sırasında, ulusunun yazgısını değiştirmek için savaşan mücahitleri teşvik için yazmış olduğu, meşhur bir gazeli vardır. Bu Kilis’e övgü gazel, uzun yıllar birçok kitap ve dergilerde hatalı olarak yayınlanmıştır. Değerli Bestekâr ve devlet sanatçısı Prof. Dr. Alâeddin yavaşça tarafından Rast makamında bestelenmiş olan bu gazelin tarihçesi ile ilgili olarak, Kilisli Rif’at bey’in 5 Şubat 1944 tarihinde “Kerim Çavuş oğlu Ahmet Rif’at” imzasıyla Kilisli Fransızca öğretmeni Sait Dilmen’e yazmış olduğu bir mektup var. Sait Dilmen tarafından talebesi Av. M. Cemalettin Güçdemir’e verilmiş olan belge niteliğindeki bu mektup ve ekleri, 02 Şubat 1987 tarihinde Sayın Güçdemir tarafından Latin alfabesine çevrilerek, “Kilisli Muallim Rif’at Bilge” adlı kitabımda yayınlanmak üzere bana verildi. Kilisli Muallim Rif’at’ın Sait Dilmen’e yazdığı mektup: Değerli Hemşehrim, Pek sevimli mektubunuzu aldım. Kilisli olduğumuz halde Fransızca’yı öğrenmek, öğretmek şerefini ihraz etmenizden dolayı sevindim. Sizi tebrik ederim. Bizim vaktimizde Rüştiye’de Fransızca yok idi, hariçten öğrenmek için de güçlük var idi. Kapulutürbelik’te bir Ermeni Mektebi var imiş, isteyenlere öğretirim, diye duymuştum. Fakat o vaktin telakkisine göre oraya gidince halkımızın “Vah vah çocuk gavur oldu” diyeceklerini bildiğim için gidemedim, öğrenemedim. Vatka ki 310’da İstanbul’a geldim. Darül-muallimeyn’e girdim. Orada yedi sene okudum. Haftada iki saat Fransızca dersi var idi. Biraz öğrendim, kamus yardımıyla tercüme edecek hale geldim. Fakat çıktıktan sonra üzerine düşmedim, yüz üstü bıraktım. Sebebi şudur: Baktım ki ne kadar çalışsam bir Fransız kadar olamayacağım, olsam bile büyük bir istifade yok. Halbuki beri tarafta birçok şark ilimleri, şark kitapları var. Şarkiyat ile meşgul olmayı daha münasip gördüm. 316’da mezun olarak muallimliğe girmekle beraber Arapça, Farsça, Türkçe İslam asarını mutaleaya koyuldum. Yalan olmasın, okumadığım kitap kalmadı. Mübalağa olmasın yüz bine yakın kitap gözümden geçti. Hala da bu İslam eserleriyle meşgulüm. Bu çalışmalardan maddi olarak o kadar istifade edemedim. Fakat manevi zevkimi tatmin ederek bir saadeti ruhiye temin ettim. Şimdi gelelim sizin tahmise: Tahmisiniz çok güzeldir, pek hoşuma gitti. Şimdi size bir Kilis manzumesinin tarihçesini yazayım: Kils’in işgali zamanında Faraş’ın oğlu Mehmet Şakir Efendi bir takrip ile İstanbul’a gelmişti. Kilis’in işgal altında bulunduğunu, sıkılmakta olduğunu söyledi. Yüreğim sızladı. O mübarek topraklara düşman ayaklarının bastığına üzüldüm. Hemşehrilerimin er geç o düşmanları kaçıracaklarını biliyor, fakat işgalin bir gün evvel defedilmesini Cenab-ı Hak’tan niyaz ettim. İşte o sırada Kilis’in kudsiyetini düşündüm, düştüğü hali düşündüm, bana rikkat geldi, ağladım, o sırada o manzumeyi yazdım, Mehmet Şakir Efendi’ye verdim. “Bunu Kilis’te neşret, umarım ki bu okundukça yiğitlerimize heyecan gelir” dedim. Şimdi siz tahmis ile onun tesirini iki kat yapmış oluyorsunuz. Cenab-ı Hak sizin gibi memleketi sevenleri çoğaltsın! Yalnız, müsaadenizle iki noktaya arz edeceğim. Birinci beytin birinci mısraı şöyledir: “Kilis mehd-i vücudum, mevlidim, ilk aşiyanımdır” Zat-ı aliniz “vücudum” yerine “vüsulüm” yazmışsınız. Doğru değildir. Bilirsinizki mana değişir. Beşinci beytin ikinci mısraı şöyledir: “Kilis pek sevgili annem, Kilis ruh-u revanımdır.” Zat-ı aliniz “pek”1 yerine “en” yazmışsınız, doğru değildir, bilirsiniz ki mana çok değişir. Baki mektuplaşmak hususunda devamımızı arzu ile soranlara çok selam ederim. Biraderim Mehmet Tevfik dahi size ve bütün hemşehrilere selam eder. 5. Şubat.944 Kilisli Kerim Çavuş oğlu Ahmet Rif’at GAZEL Kilis mehd-i vücûdum, mevlidim, il âşiyânımdır, Kilis bağım, baharım, cennetim, ârâm-ı cânımdır. Türâb-ı anberim, miskim, taşı yâkûtum, elmâsım, Suyû ab-ı hayâtım, evleri kasr-ı cinânımdır. Rıcâli ehl-i irfândır, nisâsı hûr-i dünyâdır, Çocuklar akl-ı evveldir, Kilis başka cihânımdır. Zümürrttür bütün dağlar, muattardır bütün yerler Kilis dünyada bir tâne makâm-ı dilistânımdır. Uzak düştüm fakat gönlüm Kilis’ten çıkmadı Rif’at, Kilis pek sevgili annem… Kilis rûh-i revânımdır. Kilisli Muallim Rif’at’ın başlıca eserleri:
Kilisli Muallim Rif’at’ın Tercümei Halim Şiiri Ulu camide odam Şen eylesin hudam Tozu gözüm sürmesi Toprağın verin yudam. İlk şiiri orda yazdım Aşka uğradım yazdım Aşıklar divanında Adım mermere kazdım. Eşarım kitap oldu Leyla’ma nikap oldu İstanbul’a git diye Bana Hak’tan hitap oldu. Kırk hocaya diz çöktüm El öptüm, boyun büktüm Gün geldi Ferhat oldum Ne dağlar deldim, söktüm. Hoca evine girdim Okudum fenler gördüm Yedi yıl orda kaldım Muallimliğe erdim. Hukuka merak ettim Dört yıl koştum, gittim Kanunun ruhun buldum Kanunu attım dittim. El içre Türkçü oldum Gül derdim, sümbül yoldum Kitap evlerin gezdim Dilimde neler buldum. Dilime aşkım taştı Dalgası boydan aştı Beni Türkçü görünce Maarri, Sadi şaştı. Güneş teller gerince Gece çarşaf serince Dilimle uğraşırım Karınca kaderince. Okumaya kanmadım Geçen ömre yanmadım Kırk yıldır muallimim Çok şükür usanmadım. Kerim Çavuş oğluyum Gönlü dertli dağlıyım Adım Ahmet Rif’at’tır Ben Kilis’e bağlıyım. Her zaman sade bir Türkçeyi savunarak, dilimizin yabancı kelimelerden arınmasını istemiş olan, Türkoloji dünyasının bu ünlü bilgini Kilisli Muallim Rif’at, 22 Şubat 1953 Pazar günü, Ankara Maltepe’de ki evinde geçirmiş olduğu bir kalp krizi sonucu, 79 yaşında hayata gözlerini kapamıştır. Kabri, Ankara Cebeci Asri Mezarlığındadır. Mezarı geçen yıl, Kilis Yardımlaşma Derneği tarafından, Koza Davetiyelerinin sahibi Maraşlı iş kadını yardımsever Sayın Melek İpek Hanımefendi’nin maddi katkılarıyla onarılarak yeniden yaptırılmıştır. Kilisli olarak ve bir Türk vatandaşı olarak, kendisiyle daima iftihar ettiğimiz hemşehrimiz Kilisli Muallim Rif’at Bilge’yi ölümünün 54. yıldönümünde minnet ve şükranla anıyorum. Onu bütün Türkler her zaman minnetle anacaktır. Nur içinde yatsın. M. Yahya Efe (Hazırlayan) Eserleri
Önerilen Kaynaklar
Bağlantılar
|